T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
KOCAELİ / BAŞİSKELE - Başiskele Anadolu Lisesi

Gülün Dikeni

GÜLÜN DİKENİ                                                                     

Göz kapaklarını aralamış, kirpiklerinin gölgesi eşliğinde ve de hafif aralık perdelerin yarattığı loş aydınlıkta etrafı kendince anlamlandırmaya çalışıyordu. “Ben en son nerede gözlerimi yumdum, kim beni bu odaya getirdi?”  benzeri cümlelerin karmaşasını yaşıyordu düşünce dünyasında. Fakat bu sorgulamaların sonu gelmek bilmiyordu, bir an önce kendine gelmeliydi.

Bedenini doğrulttu, ayaklandı ve güzelce gerindi. Bedensel olarak aktif olsa da aklındaki düşünceler yaptığı eylemlere ket vuruyordu. Herhangi bir sabah olmamalıydı bu! Gözlerini açar açmaz kalbinde hissettiği yoğun bir huzursuzluğun olduğunu duyumsadı. Alnını kırıştırdı, boğazını temizledi : “Sakin ol, gayet iyisin; her şey yolunda.” gibisinden telkinler veriyordu aciz mi aciz ruhuna.

Hazırlandı... Hazırlandı... Hazırlandı... Görünüşünden emin olmak adına yatak odasındaki aynasından bir müddet kendini izledi. Fakat gözlerinin hakimiyetini ruh dünyası çoktan ele geçirmişti. Aynadan düşüncelerini izliyor, onları yaşatan kahramanlara çeşitli beddualar okuyordu. Oysaki yatmadan evvel gayet huzurluydu, neyin etkisini yaşıyordu böylesine bilinçaltını sarsacak, ah bir bilse...

Şemsiyesini bir eline, halihazırda okuduğu kitabı diğer eline aldı. Yağmurluğunu giydi. Evin tahtadan kapısı epey gıcırdayarak açıldı, çizmelerini giymeliydi; görünüşe bakılırsa gökyüzü epey dertliydi ve sonuçlarına biz aciz ruhlar ıslanarak katlanacaktık. Durumu bir çırpıda kabullendi ve yeni başlayan bir güne kapının eşiğinden adımını attı. Henüz saat çok erkendi ve yağmur çiselemeye başlamıştı ama bu onun için bir engel olamazdı, sıklıkla gittiği parkın kapısından adımını attı. Park da çok kasvetliydi, biraz etrafa göz atma ihtiyacı duydu; yaz mevsiminin beraberinde götüreceği çiçekler yavaş yavaş soluyordu. Eskisi gibi kelebekler de etrafında pervane değildi, ne oluyordu böyle? Yoksa mevsimler birbirlerini kovalarken bedenlerimizi ruhsuz bırakmaya ant mı içmişti?

Her sabah oturduğu bank ise yağmurun etkisiyle nemlenmişti. Tahtalarının kenarları yosun tutmuş, birbiri ardına örümcekler ağ kurmuştu. Belli ki ilk defa bu denli gözlemliyordu küçük sığınağını. Her detayı bir kenara bırakıp oturdu banka ve ellerini kitabının sayfaları arasında gezdirmeye başladı. Elbette nerede kaldığını biliyordu ama kitap okuyacak kadar sakin değildi ruh dünyası. Aklı bu huzursuzluğu yaratan varlığından emin olamadığı rüyasındaydı, gözlerini yumdu ve elleri ile başını ovmaya başladı. Belki böyle hatırlardı... Kendini dinlediği sırada ansızın gök şiddetle gürüldedi. Gözleri yuvalarından çıkıyordu sanki, öyle bir irkilme... Ama bu titreme ona gece ruhunun yaşadığı eziyetleri bir kaç görüntü ile hatırlattı. “Elinde kırmızı dipdiri bir gül... Beyaz elbisesinin üzerinde ise bir kaç damla kan ve gülün kokusu...” Hayal meyal anımsıyordu lakin huzursuzluğunun sebebini, kalbinin üzerindeki ağırlığın ne olduğunu halen daha anlayamamış, şaşkın gözlerle etrafa bakınıyordu. Gözleri yağmur damlaları ile süslenmiş güllere değdi, tesadüf veyahut bir işaret ?! Sayfalarını karıştırdığı kitabı kapatarak banka koydu, yerinden zıplar gibi hızlı adımlarla güllerin içinde can bulduğu çitlerin üzerinden atladı. Elbet onu sapından koparmak ne haddineydi, dizlerini kırdı ve toprağın üstüne çömeldi. Gülün kokusu ruh dünyasındaki tıkalı tüm damarları açmaya yetti, neydi bu gülün sırrı? Böylesine asalet sahibi bir çiçek neden onu bu kadar yoruyordu? Neden?

O gülün sırrına anlam ararken yanına orta yaşlı bir kadının yaklaştığını gördü. Öncesinde öylesine birisi zannetti fakat tamamen ona doğrultmuştu adımlarını. Üstünü başını topraktan arındırdı, toparlandı. Kadının yüzünü anlam arayışı içinde süzdü, bir terslik vardı. Onun kitabını emanet ettiği banka oturacaktı belli ki. Yanına gidip korkutmak istemedi bir müddet seyretti, kadının yüz ifadesi bankın üzerindeki kitabı görünce buz kesti. Elleri ile kitabın üstündeki yağmur damlalarını sildi, sayfaları karıştırmaya başladı; bir şey arıyor gibiydi. O da bir hayli merakla:

 

“Merhaba, kitabın sahibi benim. İlginizi çekti sanırım.” Kadın hiç bir tepki vermeden kitaba dikkat kesilmişti. “Öyle değil mi? İsminizi bağışlar mısınız?” Kadının gözlerinin içi parıldıyordu. Asıl siz isminizi bağışlayınız lütfen diye birkaç sözcük öylesine ince bir ses ile taçlandı. “İsmim Gülyaz.” Gülümseyerek kadına kendini ifade etmeye çalışıyordu. “Öyle mi, Gülyaz güzel kızım yanıma oturur musun?” “Elbette.”

Kadın belli ki kitap hakkında sohbet etmek istiyordu, sözcüklerini lafa girmeye hazırlıyordu fakat o esnada gözü Gülyaz’ın ellerine çarptı. Şaşkınlıkla kızım ne oldu ellerine, bu ne hal diyerek yükseldi. “Korkulacak bir şey yok gülleri koklamak uğruna sanırım birkaç dikeni elime batırmışım ama merak etmeyin canım yanmıyor.”  Kadın bir süre hayretle izledi karşısındaki genç kızı. Ardından kadın dayanamayıp asıl lafa girdi:

“Ben bu kitabın yazarıyım Gülyaz, bir okurumla karşı karşıya gelmek beni çok onore etti açıkçası. Ayrıca gözlerindeki ışık içimi ürpertti, sende farklı bir şey var. Dış görünüşün, belki hakim olmasam da özel hayatın kurgumdaki karakteri anımsatıyor gibi.” Kadın konuşuyordu fakat Gülyaz kafasında halâ olayları tahlil etmekle meşguldü. Belli ki rüyası onu bu güzel insanla bir araya getirmek adına evrenle işbirliğine girmişti. “Ayrıca bu şaşkın yüz ifadem seni korkutmasın, hatta söyleyeceklerim seni şaşırtacak Kitabın son sayfasını “Gülü seven dikenine katlanır.” sözü ile bitirmiştim. Şimdi karşımda güllerin kokusu uğruna kanayan ellerinin acısını hissetmediğini fark ediyorum. Hayatımda gördüğüm en güzel tesadüfsün sen.” Genç kızın ellerini tuttu: “Seni kusurlarınla kabul etmeyip, dikenlerini koparmaya çalışan insanlar olacaktır; papatya olmanı dileyeceklerdir belki. Ama bil ki güzel kızım seni sen yapan kusurların. Hayatın boyunca dikenlerin uğruna bile can verebilecek insanları bulundur yanında.”

 Pınar Sena TOPALAN


Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 14.10.2023 - Güncelleme: 14.10.2023 13:36 - Görüntülenme: 284
  Beğen | 6  kişi beğendi